Endonezya’nın Bali Adası’nda gerçekleştirilen, Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temsil ettiği “G-20 Zirve Toplantısı” sürerken, dünyanın nefesini tutmasına neden olan bir olay gerçekleşti:
15 Kasım’da, Rusya’nın Ukrayna’daki kritik hedeflere yönelik gerçekleştirdiği füze saldırısı sürerken, bir füze de NATO üyesi Polonya’ya topraklarına düştü ve olayda iki kişi öldü.
Doğaldır ki olaydaki “olağan şüpheli” Rusya idi. Keza bu şüphenin gerçek olması, Rusya’nın doğrudan bir NATO ülkesine, Polonya’ya “saldırması” anlamına gelmekteydi. NATO üyesi Polonya topraklarına düşen füze tansiyonu yükseltti.[1]
Yaşanan bu olay üzerine Bali’de olan dünya liderleri, 16 Kasım sabahı, ABD Başkanı Biden’ın kaldığı otelde beklenmedik bir “acil bir toplantı” düzenlediler. ABD’nin ev sahipliğindeki toplantıya Kanada, Fransa, Almanya, Japonya, İtalya, Birleşik Krallık, İspanya, Hollanda, AB Konseyi ve AB Komisyonu bulundu.
Toplantıda İstihbaratlar karşılaştırıldı. Neyse ki, füzenin Ukrayna tarafından ateşlenen füzelerden biri olduğu ortaya çıktı. Böylece dünya, bir NATO-Rusya doğrudan savaşı olasılığından, en azından “şimdilik” kurtulmuş oldu.
G-20 TOPLANTISI
Hem sanayileşmiş hem de gelişmekte olan Dünya’nın en büyük ekonomisine sahip 19 ülke ile Avrupa Birliği’ni bir araya getiren G-20’lerin bu yılki Zirve Toplantısı, Endonezya’nın ev sahipliğinde 15-16 Kasım tarihlerinde Bali’de yapıldı.
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin dışında, üye ülkelerin tamamının devlet/hükümet başkanı düzeyinde katıldığı Bali’deki toplantının ana tema’sı, “Birlikte toparlanma-Daha hızlı toparlanma” olarak belirlenmişti.[2]
G-20 toplantılarında geleneksel olarak uluslararası finansal istikrar, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma gibi konular ele alınmaktadır. Ancak bu yılki Zirve’ye, Ukrayna’nın birden fazla şehrindeki sivil hedeflere yönelik füze saldırıları damga vurdu.
POLONYA TOPRAKLARINA DÜŞEN BEKLENMEDİK FÜZE
15 Kasım’da, G-20 Zirvesi sürerken, NATO üyesi Polonya’nın Przewodow köyüne füze düştü. Kaynağı bilinmeyen füzenin düşmesi sonucu 2 kişi öldü. Polonya Hükümeti, “ordunun savaşa hazırlık durumunun artırılması” kararı aldı, NATO’nun 4. maddesini harekete geçirme seçeneği de gündemin bir maddesi oldu. Rusya, Polonya toprağına düşen füzelerle ilgisi olmadığını savundu, “Suçlamalar kasıtlı provokasyon” açıklamasında bulundu. ABD’den füzenin Ukrayna’ya ait olabileceği açıklaması geldi.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, acil toplanan Bakanlar Kurulunun ardından yaptığı açıklamalarda, Polonya’nın, dünya tarihindeki en güçlü ittifak olan NATO’nun üyesi olduğunu, NATO’nun bir üyesinin, toprak bütünlüğü, bağımsızlığı veya güvenliğinin tehdit altında olduğunu düşündüğünde, müttefiklerle istişare istemesine imkân veren 4. maddeyi harekete geçirme seçeneğinin masada olduğunu belirtti.
Rusya Savunma Bakanlığı ise, füze enkazına dair fotoğraflarının Ukrayna S-300’e ait olduğunu söyledi. Bakanlık, Ukrayna’ya saldırının Polonya sınırına 35 kilometreden daha yakın olmadığını söyledi.
Beyaz Saray’dan ve NATO’dan arka arkaya yapılan açıklamalarda, müttefiklerin NATO topraklarını korumaya kararlılıkları teyid edildi ve Polonya ile tam bir dayanışma içerisinde olunduğu vurgulandı.
Bir yandan NATO’nun 4 ve 5nci maddelerini uygulamaya koyup koymayacağı tartışılırken, Reuters haber ajansı, NATO kaynaklarına dayandırdığı haberinde, ABD Başkanı Joe Biden’ın Polonya’ya düşen ve iki kişinin ölümüne sebep olan füzenin Ukrayna hava savunma füzesi olduğu bilgisini verdiğini yazdı.[3]
OLAĞANÜSTÜ TOPLANTININ FOTOĞRAFI
Söz konusu “olağan dışı ve kritik” toplantının yukardaki fotoğrafına baktığımızda, NATO eski ve önemli üyesi Türkiye’nin yer almadığını görmekteyiz. Toplantının yapıldığı sırada Bali’de olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o masadaki yokluğu, pek çok soru işaretini de beraberinde getirdi elbette.
Toplantı sonucunda Beyaz Saray tarafından yapılan açıklama, “NATO ve G-7 Liderlerinin G-20 çerçevesinde Bali’de ortak bildirisi” başlığını taşıyor. Ortak bildirinin birinci paragrafında toplantıya ABD’nin yan ısıra Kanada, Fransa, Almanya, Japonya, İtalya, Birleşik Krallık, İspanya, Hollanda, AB Konseyi ve AB Komisyonu’nun iştirak ettiği kaydedilmektedir.[4] Bilindiği gibi 19 G-20 üyesinden 7’si zaten NATO müttefiki. İspanya Daimi Özel konuk olarak tüm G-20 Zirvelerine katılmaktadır. Hollanda ise ev sahibi Endonezya’nın kontenjanından Bali’ye çağrılmış ülke konumunda. Bu tablodan Bali’de olup da Biden’ın zirvesine davet edilmeyen tek NATO üyesi ülkenin Türkiye olduğu anlaşılmaktadır.
Bu çarpıklığın farkına varan France-24 muhabiri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bali’de düzenlediği basın toplantısında, birçok NATO ülkesinin çağrılı olduğu bu toplantıya Türkiye’nin davet edilmemiş olmasının, NATO içerisinde bir görüş ayrılığına işaret edip etmediğini sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan France-24 muhabirine cevaben, “Bali’de altı NATO ülkesinin bir araya geldiğini, Türkiye’den başka toplantıya katılmayan 20 NATO ülkesini niye sormadığını, o esnada arama imkânı bulmamış olabileceklerini, toplantıda füzenin hangi marka olduğu gibi teknik detayların ele alındığını öğrendiğini, çağrılmamış olmasının çok da önemli olmadığını, önemli işler görüşülürken davet edildiğini” söyledi.[5]
Diğer yandan, Bali Zirvesinin başladığı gün, Dünya’nın en güçlü iki istihbarat örgütünün şefleri buluşmak için Ankara’yı tercih ettikleri de, bir diğer gerçek olarak durmaktadır.
ANKARA’DAKİ ABD-RUSYA İSTİHBARAT ZİRVESİ
İçişleri Bakanı Soylu’nun Taksim terör eylemi sonrasında ABD’ye karşı sert çıkışıyla, aynı döneme rastgelen bir başka kritik uluslararası buluşma da, “Ankara’daki karmaşa” açısından yeni soru işaretlerini ortaya koyar niteliktedir.
Saldırıyla aynı dönemde Ankara’da CIA Başkanı Burns ile Rusya Dış İstihbarat Servisi Başkanı Sergey Naryshkin, MİT’in ev sahipliğinde bir araya geldiler. Toplantı önemliydi. Çünkü Ukrayna savaşının genişlemesi, savaşta nükleer silah kullanılması olasılığı ve bunun sonuçları masaya yatırıldı.
CIA Başkanı Ankara’da böylesine önemli bir toplantıdayken, İstanbul’da Türkiye’nin İçişleri Bakanı’nın ABD’yi “teröre destek vermekle” suçlaması, akıllara şu ikilemi getirdi: Ya Türkiye’nin güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı’nın Ankara’daki Rus-Amerikan istihbarat zirvesinden haberi yoktu. Ya da, CIA Başkanı bizzat MİT tarafından ağırlanırken Bakan Soylu, mensubu olduğu AKP hükümetinin Türkiye’nin Ukrayna savaşındaki kritik arabuluculuk rolünü olumsuz etkileyebilecek bir çıkış yapmakta sakınca görmedi.
Ortaya çıkan bu ikilemin gerekçesi ne olursa olsun, AKP hükümetinin dış politika açısından tüm dünyaya bir “karmaşa” fotoğrafı sunduğu açık bir gerçektir.
G-20’DEKİ ERDOĞAN-BİDEN GÖRÜŞMESİ ÜZERİNE
G-20 zirvesinde Erdoğan ile Biden arasındaki görüşme, plânlanmış bir buluşma değildi. Ancak Taksim’deki terör olayının ardından Amerikan tarafının bizzat Başkan seviyesinde “taziye dileklerini iletme” isteği üzerine görüşme gerçekleşmiştir.
Görüşme süresinin, fotoğraf çekimi ve çeviri dâhil toplam 15 dakikayla sınırlı olması, bunun önceden plânlanmış kapsamlı bir ikili görüşme olmadığını ortaya koymaktadır. Toplantı, daha çok olağanüstü durumlarda kritik mesaj alışverişi için yapılan ve diplomaside “pull aside/ kenara çekme-çekilme” denilen yöntemle gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
SONUÇ YERİNE
Ukrayna konusunda Bali’de 9 ülke ve AB temsilcileri ile gerçekleştirilen olağanüstü toplantının fotoğrafında Türkiye Cumhurbaşkanı’nın bulunmaması, Washington’daki Biden yönetiminin Ankara’ya karşı soğuk duruşunun sürdüğünün somut kanıtı gibi durmaktadır.
Diğer yandan, Bali’deki olağanüstü toplantı masasında hazır bulunmayan diğer G-20 liderlerinin nitelikleri ise, Türkiye’nin hangi “ligde” görüldüğünü ortaya koyar ipuçları vermektedir.
Oysa Bali toplantıları Türkiye açısından çok da iyi başlamıştı. Programında olmamasına rağmen ABD Başkanı Biden 15-20 dakika için de olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ikili bir görüşme yapmıştı. Görüşmeden sonra Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, iki liderin görüşmesinde bölgesel sorunların yanı sıra, küresel meselelerin de ele alındığının ilk kez vurgulanması dikkat çekiyordu.
Keza Türkiye Cumhurbaşkanı Fransa, Almanya ve İtalya gibi AB’nin önde gelen ülke liderleriyle de ikili görüşmeler gerçekleştirmişti. Diğer yandan Bali Zirvesinin başladığı gün Dünya’nın en güçlü iki istihbarat örgütünün şefleri buluşmak için Ankara’yı tercih etmişlerdi.
Görünen o ki, Rusya – Ukrayna Savaşı, ABD’nin Türkiye politikasını nasıl düzenleyeceğine ilişkin karar vermesini zorlaştırmaktadır. Bu kafa karışıklığının temelinde de, Türkiye İçişleri Bakanı’nın dış politika konusundaki “yetki ve konusunu aşan” açıklamaları ve ülke dış politikasındaki “eş güdümsüzlük” yatmaktadır.
Kısacası, ülkemiz dış politikasında her şey, göründüğü, yakındaki seçimlere destek olacak ve bizlere aktarıldığı gibi değil…
[1] “SON DAKİKA HABERİ: Polonya’da sınır köyüne füze: 2 ölü”, NTV, 16.11.2022, https://www.ntv.com.tr/dunya/son-dakika-haberi-polonyada-sinir-koyune-fuze-2-olu,JlSAJ0Fn-UCl2LdTnvo3YQ
[2] “RECOVER TOGETHER RECOVER STRONGER”, G20 Indonisia 2022, https://www.g20.org/g20-presidency-of-indonesia/
[3] “Ukraine may get access to missile blast site – Polish officials”, Reuters, 17.11.2022, https://www.reuters.com/world/europe/ukraine-will-probably-get-access-blast-site-says-polish-official-2022-11-17/ ; “Poland remains a very safe country thanks to NATO membership, Polish official says”, Reuters, 16.11.2022,
[4] G20 Bali Leaders’ Declaration”, White House, 16.11.2011, https://www.whitehouse.gov/briefing-room/statements-releases/2022/11/16/g20-bali-leaders-declaration/
[5] “President Erdoğan speaks to journalists following G20 Leaders’ Summit”, İletişim Daire Başkanlığı, 17.11.2022, https://www.iletisim.gov.tr/english/haberler/detay/president-erdogan-speaks-to-journalists-following-g20-leaders-summit
Comments