top of page

Türkiye İçin En Eleştirel İlerleme Raporu ve Yansımaları

Avrupa Birliği Komisyonu’nun (AK) Türkiye hakkında açıkladığı 102 sayfalık 19 ncu İlerleme Raporu geçtiğimiz Çarşamba günü (9 Kasım) yayınlandı. Şimdiye kadar yayımlanan en “sert belge” olma niteliği taşıyan raporda, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı başta olmak üzere, pek çok konuda “kaygı” vurgusu öne çıktı.*

İlerleme Raporunun başında darbe girişiminden bahsedilerek, olay sırasında 241 kişinin hayatını kaybettiği, 2 bin 196 kişinin yaralandığı, Türk Hükümeti’nin tüm Türk siyasi yelpazesi ve toplumun desteğiyle darbenin üstesinden geldiği belirtildi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve diğer temel demokratik standartlar konusunda geriye gidiş olduğu ve son bir yıl içinde, özellikle yargı bağımsızlığı alanında gerileme yaşandığı görüşü ifade edildi.

Hükümetin darbe girişiminden “Gülen Hareketini” sorumlu tuttuğu vurgulanan raporda, “Gülen Hareketinin” terör örgütü ilan edildiği belirtilse de, ‘terör örgütü’ ifadesine yer verilmedi. Geçtiğimiz 18 yılın en ağır eleştirilerini içeren anılan raporda, darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da OHAL ilan edildiği ve devamında 3 ay uzatıldığı hatırlatılarak, çıkarılan KHK’lerle memurların işten çıkarıldığı, medya kuruluşları da dahil, bazı şirketlerin kapatıldığı ve çok sayıda kişinin gözaltına alındığı veya tutuklandığı belirtildi. Rapordaki “eleştiri ve öneri gözlemlerini” aşağıdaki başlıklarda toplayabiliriz:

OHAL

Uygulamada, AK İnsan Hakları Komiseri’nin Ekim 2016 tarihli tavsiyelerinin dikkate alınması; getirilen her önlemin, sadece durumun gerektirdiği ölçü, zorunluluk ve orantıda olması; masumiyet karinesi, ceza sorumluluğunun bireyselliği, yasal kesinlik, savunma hakkı gibi ilkelerin yer aldığı hukukun üstünlüğü temel ilkelerinin göz ardı edilmemesine özel itina gösterilmesi.

YARGI

Yargının bağımsızlığına özel vurgu yapılmıştır. Yukarıdaki paragrafta belirtilen hususların yanında, “yargı bağımsızlığını” tehdit etmesi ve Avrupa standartlarında olmaması nedeniyle, yüksek yargı organlarının yapı ve oluşumlarında yapılan geniş değişikliklerin yarattığı endişeler.

KAMU GÖREVLİLERİNİN DEVLETE SADAKATİ

Kamu görevlileri ve devlet arasında güven ve sadakat ilişkisi olması gerektiği belirtilen metinde, buna aykırılık durumunda alınması gereken önlemlerin bireysel olmasına ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesine ihtiyaç bulunduğu dile getirildi. Bu konuda hükümetin, temel haklar ve hukukun egemenliği alanlarında en yüksek standartlara uygun hareket etmesinin gerekliliği.

HDP’LİLERİN TUTUKLANMASI

Mayıs ayında çok sayıda milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve eş başkanlar dahil HDP üyelerinin tutuklanması, “çok ciddi endişe” olarak nitelendirilmiştir. Güneydoğu’da yaşananlar için de, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en ciddi sıkıntılardan biri” tanımı kullanılmıştır. Çok sayıda seçilmiş yerel yöneticinin terörizm suçlamasıyla açığa alındığı ya da görevden el çektirildiği veya tutuklandığı; Güneydoğu’daki sorunun ancak siyasi süreç yoluyla çözülebileceği.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ Bu alanda ciddi gerileme yaşandığı ve bu durumun “endişelerin artmasına” neden olduğu. Mevcut yasa ve uygulamaların AİHM içtihatlarıyla uyumlu olmamasının, ifade özgürlüğünü ciddi şekilde zorladığı. Gazeteciler, yazarlar ve sosyal medya kullanıcılarına dönük devam etmekte olan ve yeni davalar, akreditasyonlarının iptal edilmesi, çok sayıda gazetecinin tutuklanması ve pek çok medya kuruluşunun darbe girişiminin ardından kapatılmasının yarattığı endişeler ve bu konudaki kısıtlamaların sürdürüldüğü.

İNSAN HAKLARI

AİHS ve AİHM içtihatlarından kaynaklanan hakların uygulanmasının henüz tam sağlanamaması. AİHS ihlallerini önlemek amacıyla kabul edilen “eylem plânının” uygulanmasında, genel yaklaşım ve güçlü denetim mekanizması eksikliği nedeniyle yaşanan etkisizlik.

TERÖRLE MÜCADELE

Hükümetin PKK’ya karşı büyük bir askeri kampanya yürüttüğü, PKK’nın AB’nin terör listesinde yer almayı sürdürdüğü dile getirilirken, Türkiye’nin Terörle Mücadele Kanunu’nun kapsam ve tanımı bakımından Avrupa müktesebatı ile uyumlu olmadığı ve uygulanmasının ciddi endişelere yol açtığı belirtildi. Bu bağlamda, uygulamanın yol açtığı insan hakları ihlalleri; mücadele önlemlerinin orantılılığına dikkat edilmemesinin, Türkiye’nin meşru hakkını zedelemesi. Önlemlerin, insan haklarına saygı çerçevesinde ve uluslararası yükümlülüklere uygun olması gerektiği.

YOLSUZLUK

Yolsuzlukla mücadele konusunda yapılan hazırlıklara ve bazı ilerlemelere karşın, yolsuzluğun halen yaygın ve bir çok alanda ciddi bir sorun olmayı sürdürmesi.

YÖNETİM

Cumhurbaşkanın aktif bir şekilde önemli iç ve dış politika konularına olmayı sürdürmesi. Ülkede başkanlık sistemine geçiş ile ilgili tartışmaların ve bunun ülke siyasi gündemine olan etkisindeki artış.

PARLAMENTO

Siyasi çekişmelerin parlamentonun çalışmalarını kuşatmayı olgusunun sürmesi; bazı önemli yasaların, uygun danışma sürecine yer verilmeksizin kabulü. Seçimler ve siyasi partilere ilişkin yasal çerçevenin Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi ve “parlamento üyeleri için etik kuralların” kabul edilmesi konusunda ilerleme sağlanamaması.

RAPORUN YANSIMALARI

AK’nun yayınladığı ve yukarıda özetlemeye çalıştığımız 19 ncu İlerleme Raporu’nu çizdiği “olumsuz tablo”, Türkiye’nin üyelik müzakerelerine yönelik tartışmaları da alevlendirdi. Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrılarını değerlendiren AB Komisyonu’nu Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, ilişkilerin geleceğine yönelik kararın Aralık ayında yapılacak zirve toplantısında verileceğini söyledi.** Hahn,”müzakereler, ilerleme sağlamanın en iyi fırsatı. Ancak bunun mümkün olduğundan pek emin değilim. Ankara’nın bize gerçekten ne istediğini söyleme zamanı geldi. Müzakerelerin sürmesi, bazı üye ülkeler ve AP üyeleri için bazı kaygılar yaratıyor” ifadesini kullandı. Bilindiği gibi, bazı ülkeler ve bir kısın AP üyeleri, mevcut durumda Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasından yana. Bu ismlerden biri olan AP Türkiye Raportörü Kati Piri, “Ankara, eylemleriyle AB’ye kapıyı kapatıyor. Buna tepki olarak AB, katılım müzakerelerini derhal durdurmalı” dedi. ***

Rapor konusunda Türkiye cephesinde verilen resmi yanıtların, kayda değer bir açıklama getirmediği görülmektedir. AB dışişleri bakanları yarın (14.11.2016), Türkiye’deki son gelişmeleri masaya yatıracaklar. Keza, önümüzdeki Aralık ayındaki AB zirvesinin ise, ilişkilerde belirleyici olma konumu çok yüksek durmaktadır.

(*): “Key findings of the 2016 Report on Turkey”,European Commission-Fact sheet,9.11.2016, http://europa.eu/rapid/press-release_MEMO-16-3639_en.htm; “COMMISSION STAFF WORKING DOCUMENT Turkey 2016 Report”,European Commission,9.11.2016, http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/key_documents/2016/20161109_report_turkey.pdf ,

(**): “Speech by Johannes Hahn at the Press Conference on the EU-Enlargement Package 2016”,9.11.2016, http://ec.europa.eu/commission/2014-2019/hahn/announcements/speech-johannes-hahn-press-conference-eu-enlargement-package-2016_en

(***): “AP Türkiye Raportörü’nden Erdoğan’a:Vereceğimiz tek yanıt ilişkileri dondurmak”,T-24, 9.11.2016, http://t24.com.tr/haber/ap-turkiye-raportorunden-erdogana-verecegimiz-tek-yanit-iliskileri-dondurmak,369915

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page