top of page

Economist: Erdoğan, Maliyetli de Olsa, Uzun Zamandır Arzuladığı Gücü Elde Etti

The Economist Dergisi’nin 22 Nisan tarihli sayısında, 16 Nisan’da Türkiye’de yapılan anayasa referandumuna ilişkin analize yer verildi.* Aşağıdaki satırlarda, “Recep Tayyip Erdogan gets the power he has long wanted—at a cost” başlıklı analizin Türkçe özeti sunulmaya çalışılmıştır.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “uzun süredir istediği güce ulaştığı ancak bunun bir maliyeti olacağı” belirtilen yazıda, devletin radikal bir şekilde elden geçirilmesi için Türkiye’nin ‘Evet’ oyu verdiği, ancak sonuçların Erdoğan’ın beklediği zaferden farklı olduğu belirtilmektedir.

Yazıda, referandumdan yüzde 51.4 oranını sağlayan ‘evet’ oylarının, ‘hayır’ oylarını çok az bir farkla bir farkla geçtiği; 16 Nisan referandumunda oy verme sürerken, Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun, sandıkların kapanmasına az bir zaman kala “mühürsüz zarf ve oy pusulalarının kabul edilmesi” yönündeki kararının tartışma yarattığına değinilmektedir.** Ekonomist’in, muhalefetin itirazlarını, bununla birlikte uluslararası gözlemcilerden gelen, ‘oylamadaki usulsüzlük iddiaları için şeffaf bir soruşturma yapılması” yönündeki çağrıları hatırlatan yazısında, birçok şehirde gerçekleşen protestolara değinilmektedir.

Türkiye’nin 17 Nisan’da, hiç olmadığı kadar bölünmüş bir şekilde uyanması

Yazıda Türkiye’nin 17 Nisan’da, ‘hiç olmadığı kadar bölünmüş’ bir halde yeni bir güne uyandığı belirtildi ve şu görüşlere yer verildi:

“Oyların yeniden sayılması hemen hemen imkânsız. YSK 19 Nisan’da, muhalefetin itiraz başvurusunu kabul etti ve bireysel usulsüzlük iddialarını araştıracağını açıkladı.*** Erdoğan ise, yabancı gözlemcilere kaygılarını kendilerine saklamalarını söyledi.”

Economist’in anılan görüş yazısına göre bu iddialar, Erdoğan’ı “yıllarca kovalayacak” ve geride, “hiç olmadığı kadar kutuplaşmış” bir ülke bırakacak. Yazıda, Washington Institute’tan Soner Çağaptay’ın şu sözlerine de yer verilmiştir:

“Erdoğan Atatürk’ten bu yana en tartışma götürmez lider olabilir. Ancak bu meşruluk meselesi, Erdoğan’ın başına sıkıntılar açacaktır.”

Yazıda dile getirilen bir başka görüş de, “Rusya, Sudan, Macaristan gibi ‘model demokrasiler’in izinde giderek Erdoğan’ı tebrik eden ABD dışında, Batılı ülke liderlerinin oylamayı olumlu karşılamadığı” yönünde:

“İngiltere, Almanya AB, kutlamak yerine, diyalog ve bağımsız soruşturma çağrısı yaptı. Referandum günü de Erdoğan, Avrupa’yla köprüleri yeniden kurmaya pek istekli görünmüyordu. Oylamanın yapıldığı gün bir kez daha, donmuş olan AB müzakerelerini daha da baltalayacak olan, idam cezasını geri getirme arzusunu dillendirdi.”

Tek adam iktidarının başlangıcı

‘Evet’ seçmenlerinin, güçleri Erdoğan’ın elinde yoğunlaştırmanın, karar süreçlerini geliştirdiğine inandıkları belirtilirken; Ufuk isimli bir gencin, oy sandıklarını geride bırakırken, “Bundan sonra, Türkiye’yi halk yönetecek” diye gururla anlattığı da yazıya aktarılmıştır. Halk oylamasında kabul edilen yeni anayasa hükümleriyle, 1923 yılında, İslam imparatorluğundan, Kemâl Atatürk liderliğinde lâik cumhuriyete olan dönüşümün, temelli bir şekilde değiştirildiği vurgulanan yazı da ayrıca, “Erdoğan’ın, 2019 yılında yapılacak seçimler sonrasında atayacağı yardımcıları, yargıçlar ve kendi kabinesiyle ve zayıflatılmış parlamento gözetimi altında ‘tek başına’ yöneteceği” belirtilmektedir.

Anayasa değişikliğine karşı çıkanların “tek adam şovu” endişeleri de, şu şekilde açıklandı:

“Eskiden iktidardaki AKP’ye yakınlığıyla bilinen yazar Ali Bayramoğlu, ‘Bu, tek adam iktidarının başlangıcı’ diyor. Bayramoğlu geçen ay yeni anayasaya ‘Hayır’ diyeceğini açıkladıktan sonra AKP destekçileri tarafından oy verdiği okulun önünde saldırıya uğradığını söylüyor.”

Erdoğan’ın AKP’ye katılacağının, resmi referandum sonuçları açıklanır açıklanmaz duyurmasının beklendiği; bir ay içinde de, ülkenin en etkin yargı organı HSYK’nun küçülecek ve yargı üyelerinin oylarıyla değil, TBMM ve Cumhurbaşkanı’nın atamalarıyla oluşturulacağı hususları da, yazıda yer alan görüşler arasındadır.

Economist’in analizinde ayrıca, Erdoğan’ın yaptığı ilk açıklamaların, ‘referandum sonuçlarının, “baskıları” desteklemek için kullanılacağı” yönünde sinyaller verdiğine dikkat çekilmektedir. Referandumun resmi olmayan sonuçlarının açıklanmasından hemen sonra, OHAL’in 19 Temmuz’a kadar uzatılması ve polisin hızla, protestolara katılan 38 kişiyi gözaltına alması da, anılan görüşü güçlendirici örnek olarak gösterilmektedir.

“Seçmenlerin yarısının karşı çıktığı, hile iddialarıyla gölgelenmiş ve açık tartışmaların olanaksız kılındığı koşullarda yapılmış bir referandum, Türkiye’nin üstüne yapıştı” denilen yazı şu ifadelerle sonlanmaktadır:

“Erdoğan uzun süredir göz koyduğu güçlere şimdi sahip. Ama bu güçler, içeride ‘gerilim’ ve dışarıda ‘yalnızlaşma’ gibi bir maliyetle geldi.”

(***): Bilindiği gibi bu itiraz, YSK’nun 19.04.2017 tarihli kararıyla, mühürsüz oy pusulaları ile ilgili olarak 3 parti tarafından yapılan referandumun iptal başvurusunu, çoğunluk oyu ile red edilmişti.

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page